3. İNSANIN CİNSEL TEPKİLERİ

ERKEĞİN CİNSEL TEPKİLERİ

 

Her sağlıklı kişi, cinsel uyarımlara bir karşılık, bir tepki verebilir. Bu tepki herhangi iki insanda hiçbir zaman aynı biçimde görülmez, ama gene de temel psikolojik özellikleri tüm erkek ve kadınlarda ortaktır.

Cinsel etkinlik, insan bedeninde nabız atışı ve kan basıncının yükselmesi gibi birçok değişimlere yol açar. Bu değişimlere kasların kasılması, salgı bezlerinin işlemesi, organların kabarması ya da şişmesi gibi daha pek çok heyecan uyandırıcı özelliklerin yanı sıra, insana büyük haz ve coşku veren orgazm olayı da eklenmelidir.

Kuşkusuz insanlar bu cinsel değişimlerle birçok görüş kazanmışlardır. Ancak işin özüne inmek ve daha kapsamlı bilgi edinmek yakın zamanlarda gerçekleştirilmiştir. Dahası, bu alanda ortada fazla bilgi yokken bir de cinsel tepkileri ölçme ve gözlemleme düşüncesi çok akılalmaz, inanılmaz kabul edilerek bu sorunların çözümü biraz daha geciktirilmiştir. Bu alanda

dünyada ilk göze çarpan çalışmalar Kinsey, Masters ve Johnson (Masters ve Johnson'un araştırmalarından ilki ülkemizde «Seks Raporu» adıyla ilk kez 1968'de yayımlanmış, ikinci baskısı ise 1970'de yapılmıştır. (Ağaoğlu Yayınları).)

tarafından yapılmıştır. Bu bilim adamları, bu alanda geleneksel inanışları ve varsayımları ortaya attıkları yeni düşüncelerle sarsmışlardır. Cinsellik konusunda daha yakın zamana değin araştırma yapanlar parmakla gösterilecek denli azken, artık bu alanda bilimsel çalışma yapanlar büyük sayılarla ifade edilir olmuştur.

İnsanların cinsel heyecanları çok farklı yollardan, hemen hemen her zaman çok değişik nesneler kullanılarak uyandırılabilir. Örneğin, bir adam bir şeyi anımsayarak, basit bazı düşünceleri aklına getirerek, bir sesle ya da kokuyla, bir kişi ya da herhangi bir şeyle, gece ya da gündüzün herhangi bir saatinde, cinsel heyecan duyabilir. Cinsel uyarım için olası kaynaklar o denli çok ve değişiktir ki, bunları kolayca listelemek, sınıflandırmak ya da böyle bir girişimi bir kitapta toplayabilmek pek olası görünmüyor. Bununla birlikte, cinsel tepkilerin oluşumunu sağlayan çok daha açık uyarıcıları en azından gelişigüzel bir sınıflandırmayla toplamak bile yararlı olur.

İnsan duyularından temas duyusu kuşkusuz erotik uyanış için en etkin örnek olarak ön plana çıkıyor. Bir kişi, daha derideki doku ve derideki sinir uçlarına temasla kolayca uyarılabilmektedir. İnsan vücudunun yüzey kısmı öteki kısımlardan daha çok sinir uçları içerdiği için uyarımlara oldukça açıktır. Sonuç olarak sinir uçlarının toplandığı bölgeler özellikle cinsel uyarımlara karşı oldukça duyarlıdır. Bu nedenle, bu özel bölgeler çoğu kez duyarlı (erojen) bölgeler olarak adlandırılır. (Bu cinsel uyarım bölgelerinin dilimizdeki karşılığı, Latince aşk ve üreme anlamına gelen eros süzcüğünden gelmedir.) Bilinen en iyi duyarlı bölgeler; erkekte penis başı, kadında klitoris ve küçük dudak, cinsel organlarla anüs arasındaki bölge, anüsün kendisi, kalçalar, apışarası, göğüsler (özellikle meme uçları), boyun, ağız ve kulaklardır. Bu bölgelerde sürtünme, okşama, temas, gıdıklama, öpme ya da yalama edimi cinsel coşkuyu önemli ölçüde artırır. Bununla birlikte, bu bölgelerden otomatik olarak bu tür tepkilerin geleceğini beklemek de anlamsız olur. Büyük ölçüde kişinin uyarım sırasındaki durumu, yani cinsel ilişkiye başlamadan önceki koşulları önemlidir. Örneğin, bir doktor, muayene ya da bir deney sırasında hastasının duyarlı bölgesine temas ettiği zaman, hiçbir cinsel tepkiyle karşılaşmayabilir. Böyle bir tepki, bir tecavüz sırasında da görülebilir. Özcesi, psikolojik etmenler çoğu kez böyle dokunmayla ilgili uyarımlarda belirleyici bir rol oynamaktadır. (Bu kurala uymayan özel durumlar da olabilir. Ama gene de bunların etkisi tam olarak zihinsel duruma bağlıdır. Kimi durumlarda temas, yansıtıcı bir tepkiye yol açabilir. Örneğin, omuriliği zedelenmeye uğramış bir erkeğin, beyni bir uyarım kaydetmemesine karşın, penisinin okşanması üzerine bir ereksiyon durumuna gelebilir.)

Ayrı deneyimlerinden dolayı ayrı kişilerde olasılıkla duyusallık ayrı ölçülerde gelişir. Kafadaki kimi olumsuz düşünceler temasla herhangi bir cinsel tepkiyi önleyebilir. Gerçekten de, cinsel ilişki sırasında bile olabildiğince az temas edilmesini isteyen insanlar vardır. Başka bir deyişle, çiftler, vücudun hemen hemen her yerinde kendilerini doyuma ulaştıracak yeni cinsel uyarım noktaları ya da biçimleri bulabilir ya da geliştirebilirler ve böylece yeni duyarlı bölgelerin keşfine önderlik etmiş olurlar. Sonuç olarak insanlar, kendi bedenlerinin ya da eşinin, okşamaya istekle karşılık veren duyarlı bölgelerini araştırarak bulmak zorundadır.

Çoğu insanlar cinsel istek uyandırıcı olarak yalnızca kişi ya da nesnelerin temasını değil, aynı zamanda görme, işitme, koklama ve tat almanın da bir olgu olarak ne denli etkin olduğunu iyi bilirler. Güzel bir vücudu seyretmek, bir müzik dinlemek, bir parfüm kokusu almak, kimi gıdaların tadı ya da bir sevgilinin salgıları güçlü uyarıcılar olabilir. Ama gene de bunların etkisi tam olarak zihinsel duruma bağlıdır. Kişi, özel bir görünümden, sesten, koku ya da tattan, önceki cinsel deneyimleriyle birleştirerek canlandırdığı bir düşünceden heyecan duyabilir. (Olumsuz çağrışımlar elbette olumsuz tepkilere neden olur. Bu tepkiler cinsel heyecanı azaltabilir ya da bastırabilir.)

Bu gözlemlerden erotik olmayan görünümler, sesler ya da koku gibi özellikler belirlenebilir. Kuşkusuz bunlar erotik deneyimler sonucu ortaya çıkabilir. Buradan farklı kültür ya da zamanların çok farklı güzellik anlayışı ya da bazılarının bir uyarıcı olarak beğenip de bazılarının hoşlanmadığı müzik parçalarının olması, bizi şaşkınlığa düşürmemelidir. («Cinsel Davranışların Gelişimi» bölümüne bakınız.)

İnsanlar cinsel tepkilerinde çoğunlukla ruhsal etmenlere çok bağımlı olmakta ve pek çok insan yalnızca zihinsel imgelerle cinsel uyanışa geçmektedir. Öyle insanlar vardır ki, kimi cinsel nesnelerin verdiği düşlemleme ile basit bir doyuma ulaşabilmektedirler. Öte yandan erotik düşünce, düşleme ve sezinlemeler, erkekte kadından çok daha fazla bir etki yapmaktatır. Oysa kadınlar cinsel ilişki sırasında orgazma yalnızca sürekli bir fiziksel uyarımla yaklaşmaktadırlar. («Kadının Cinsel Tepkileri» bölümüne bakınız.)

Cinsel tepkilerin kendine özgü durumlarının bazen cinsellik dışı nedenlere yol açtığından söz edilir. Örneğin, çoğu erkek ağır bir yük kaldırdığında ya da sidik kesesinin dolu olduğu sırada sinirli bir haldeyken penisinin ereksiyon durumuna geçtiğini görür. Aynı zamanda bir erkekte ereksiyon yitimine yol açan ve priapizm olarak bilinen bazı patolojik koşulların da bu tür sorunlara yol açtığı görülmektedir. Bu hastalık büyük acılar verebilir ve peniste önemli yaralar bırakabilir.

Bir erkek, bir kez cinsel bakımdan tam coşkunluğa ulaştığı zaman, cinsel etkinliğinin gereği olarak boşalmaya eğilim duyar. Kuşkusuz kişinin seçtiği etkinlik tipi koşullara göre değişir. Oysa seçtiği tiplerin önemi yoktur, çünkü vücudun tepkileri her zaman aynı örnekler izler. Bir başka deyişle, ister güvenli bir kendi kendine doyum yolunu, isten cinsel ilişkinin başka bir biçimin seçsin, bunlar bedensel olarak hiçbir farka yol açmazlar. («Cinsel Etkinlik Tipleri»ne bakınız.) Ruhsal bakımdan deneyim tam farklı bir duygu verebilir, ancak temel bedensel tepkiler değişmeksizin kalır.

Öte yandan, bedensel tepkilerin kişilere göre değiştiği, hatta aynı kişide bile değişik koşullar altında değişik tepkiler görüleceği anımsanmalıdır.

İnsanlar aynı tornadan çıkmış makineler değildir. İnsanın cinsel tepkilerinin herhangi bir genel tanımı kuşkusuz genel olarak yapılabilir. Bir kişinin kendine özgü tepkileri, göstereceği bazı bireysel dönüşümlerle sınırlanmıştır. (Örneğin gevşek bir penisle bazı insanların boşalması ya da orgazma ulaşması olasılığı çok yüksek olabilir.) Bu nedenle aşağıdaki özetleme her insanın çabalaması gereken bir ideal fiziksel başarım (performans) ya da bir kural olarak kabul edilmemelidir. Bunun tek amacı, şimdiye değin karanlıkta kalmış konulara ışık tutmak, erkek ve kadınlara bedenlerine ilişkin birtakım değişmez, temel bilgileri sunabilmektir.

CİNSEL TEPKİNİN DÖRT AŞAMASI

Daha önceki bölümde tanımlandığı gibi, erkek ve kadın arasındaki anatomik ayrım çok büyük değildir. Bu nedenle aralarındaki cinsel tepkilerdeki benzerliğe de şaşmamak gerekir. Kuşkusuz bazı farklar vardır ama bunlar

o denli belirleyici nitelikte değildir. Sonuç olarak, insanın cinsel tepkileri, erkek ve kadındaki görünümü üzerine rahatça konuşabiliriz.

Cinsel etkinlik sırasında insan vücudu çok sayıda belirgin örnek olabilecek ruhsal değişimler gösterir. En basit terimlerle bu örnek insanın cinsel tepkisinin yapısını ve gerilimin sona ermesinin tanımlanmasına yardımcı olabilir. Bununla birlikte böyle bir girişim sürecine ilişkin kapsamlı bilgi edinmek kolay olmayabilir. Herhalde bu tür etkilerden dolayı değişik bilimadam-ları cinsel tepkiyi yalnızca iki değil, üç dört aşamaya ayırarak incelemiştir. Kuşkusuz her kişinin cinsel tepkilerinin sürekli bir bütünlük taşıdığının akılda tutulması gerekir, ve değişik aşamalarda ele alınan bölümler her zaman yapay ve özneldir. Ancak onlar bu biçimleriyle de bizim cinsel uyarıcıya karşı vücudumuzun tepkilerini anlamak ve tanımak için, geçerli yollar arasındadır. Aşağıdaki satırlarda sunulan erkeğin cinsel tepkilerinin tanımı, Masters ve Johnson tarafından önerilmiş olup, dört aşamalı bir bölümleme üzerine temellendirilmiştir.

1. Heyecan

Cinsel heyecan, özelikle daha genç erkeklerde oldukça çabuk ve beklenmeyen bir tırmanma gösterebilir, ancak aynı zamanda uzun bir zaman süreci içinde yavaş yavaş daha düzenli gelişebilir. Gerçekten de bazı kişiler, uyandırılmaktan aldıkları hazzı uzatmak için kendilerini bilinçli olarak başka bir düşünceye yöneltirler. Özellikle bunun ilk aşamasında cinsel heyecan bazı dış dokunmalar, ani kaygı ya da kuruntular yoluyla kolayca azaltılabilir. Bununla birlikte, böyle olumsuz etkenlerle gerilim artışının giderek işe yaramaz duruma gelmesi söz konusu olabilir. Bu durumda öz-denetim yeteneği bozulur ve alışılagelmiş çekingenlikler yok olup gider.

Cinsel heyecanın erkekteki en belirgin göstergesi, penisin kabarması-dır. Onun iç kısmındaki üç süngersi bölüm (iki corpora kavemoz ve corpus spongiosum), ereksiyon durumunda kanla dolarak penisin dikleşmesini, sertleşmesini sağlar. Aynı zamanda torbanın düz kasları kasılır, dokusu kalınlaşır ve erbezleri yukarıya, karına doğru spermatik kordonların kasılmasıyla çekilir.

Cinsel heyecan artarken, kas gerilimiyle artış arasında bir ilişki vardır. Aynı zamanda nabız atış oranı ve kan basıncı yükselir. Bu belirtilere ek olarak pek çok erkekte aynı zamanda cinsel kızarıklıklar görülür. Bu kırmızı lekeler çoğunlukla karnın alt bölgesinde görülmeye başlar ve sonra boyuna, yüze ya da omuzlara, kollara ve kalçalara yayılır. Cinsel kızarıklar yalnız-ca heyecan aşamasının sonunda başlar ve olasılıkla düzlük aşamasında da görülür. Bununla birlikte, çoğu durumlarda cinsel kızarıklara hiç rastlanmaz.

Bu temel gözlem aynı zamanda meme uçlarının sertleşmesi gibi başka olaylara da uygulanabilir. Kimi ereklerde göğüslerin doğrudan uyarımı heyecanlanmaya neden olabilir. Meme uçlarının sertleşmesi çoğunlukla heyecan aşamasının sonunda ya da düzlük aşamasında görülür ve öbür aşamalarda da sürer.

Burada şu olgu üzerinde de duralım: Bir erkek, kendisini cinsel ilişki kurmaya istekli ve heyecanlı hissetmesine karşın, penisinin sertleşmesini bir türlü sağlayamaz. Kuşkusuz böyle bir durumda cinsel tepkisinin öbür aşamalarına geçmesine olanak yoktur. Geçici de olsa bir sertleşmenin olmamasının birçok nedeni olabilir. Ancak bu çoğunlukla kendine özgü bir durumda, özel koşullar altında izlenebilir. Her iki cins de olay karşısında hoşgörülü ve ılımlı olmalı, sertleşme durumuna geçemeyen penisin belki böyle bir tutumla aşk yapacak hale dönüşmesi beklentisini taşımalıdır. Böyle bir durum için tasalanmaya gerek yoktur. Ama bu sorun sık sık, hatta düzenli aralıklarla görülürse, o zaman bir uzmanın yardımı istenebilir. (Bakınız: «Cinsel İşlevsizlik»)

2. Düzlük (Plato) Aşaması

Düzlük aşaması, gerçekte heyecan aşamasının devamından başka bir şey değildir. «Düzlük» sözcüğü artık orgazma kadar değişmeden sürecek olan belli bir heyecan düzeyine ulaşıldığını göstermek için kullanılmaktadır. Cinsel heyecan, bir kez bu yüksek düzeye vardıktan sonra kişi artık kolay kolay dikkatini başka yöne veremez ve çevresinde olup bitenlere ilgisi kalmaz. Cinsel uyarımın artışıyla tüm vücutta istençti ya da istençdışı kas gerilimleri olur. Aynı zamanda kan basıncında ve nabız atışında yükselme görülür ve soluk alma sıklaşır.

Düzlük aşamasında, herhangi önemli bir değişiklik görülmez peniste. Ancak erbezleri gözle görülür bir biçimde yukarıya, karına doğru şişerek çekilir. Cowper bezleri, penisin ucunda beliren bir iki damla saydam bir sıvı salgılar. (Bu damla kimi zaman sperm hücreleri içerebilir.) Bu olgu, cinsel ilişki sırasında gebelikten kaçınan çiftlerce unutulmamalıdır. («Gebelikten Korunma - Geri Çekme» bölümüne de bakınız.) Daha önce sözü geçen cinsel kızarıklar, ilk bez, ya da önceki aşamada görülmüşse daha açık ve yaygın bir biçimde görülür. Yine tüm erkeklerin bu belirtileri göstermeyeceği, bunların bir bölümünde görülebileceği akılda tutulmalıdır. Bu gerçek meme uçlarının sertleşmesi için de geçerlidir. Bununla birlikte meme uçları düzlük aşamasında sertleşme durumuna gelirse, öbür aşamalarda da öyle kalırlar.

3. Orgazm

Grekçe şehvetli, heyecan anlamındaki orgazmus sözcüğünden türeyen orgazm, cinsel heyecanın doruk noktasında, sinirsel gerilimin ve kasların ani gevşemesi olarak tanımlanabilir. Bu olay, kadın ve erkek için temelde aynı olup, insanın tadabildiği en yoğun bedensel hazdır. Orgazm, ancak birkaç saniye sürer ve tüm vücudu saran bir dizi kasılma ya da bir nöbet biçiminde algılanır ve ardından tam bir rahatlama, gevşeme gelir. Cinsel bakımdan olgun erkeklerde, orgazm eşliğinde meni boşalması olur. Kadınlarda meni üretimi olmadığı için böyle bir boşalma görülmez. Ancak tüm öteki yönlerden fizyolojik süreçler her iki cins için de aynıdır.

Erkeklerde orgazm; genital kanallar ile yardımcı organların (meni kesesi, vesikül seminalis, prostat bezi idraryolu), penisin alt tabanındaki kasların ve son olarak penisin istençdışı ritmik kasılmalarıyla başlar. İlk üç ya da dört kasılma, bir saniyenin altında bir süre içinde olur; daha sonraki kasılmaların hem arası uzar hem de öbürlerinden daha zayıftır. Bu kasılmalar sonucu toplanan meni, idraryolundan çıkmak için zorlanır ve birkaç kısa fışkırma ile dışarı çıkar. Kimi zaman epeyce uzağa fışkıran meni, kimi zaman da oldukça yavaş biçimde sızar dışarıya. Meninin dışarıya boşalma biçiminin bir erkeğin cinsel gücüyle, yani erkekliğiyle ilgisi yoktur. Boşalma sırasında dışarıya atılan meni miktarı, çoğunlukla bir çay kaşığı dolusu kadardır. Kısa zaman içerisinde yinelenen boşalmalarda, meni miktarı da giderek azalır.

Cinsel organlarda meni boşalımından sonra gelen kasılmalar, orgazmın çok açık belirtileridir. Ayrıca bu sırada tüm vücudun bir sarsılma geçirdiğini anımsamak gerekir. Örneğin, yukarıda sözü geçen cinsel organlar gibi anal büzgen kaslar da aynı aralıklarla kasılırlar. Gerçekten orgazm sırasında vücudun her yanında kaslarda büyük bir gerilim, soluk almada sıklaşma ile, nabız atışı ve kan basıncı düzlük aşamasından daha yüksek ölçülere ulaşır. Sonuç olarak, tüm gerilimlerin ani çırpınmalarla gevşemesi, orgazmın oluşmasına neden olmaktadır. Meni boşalması, bu gerilimden kurtulmanın yalnızca rastlantısal bir parçasıdır.

Orgazm ile boşalma iki ayrı süreçtir. Erkeklerde orgazm olmaksızın boşalma olmayacağı açık bir gerçektir ama, buna karşın boşalma olmaksızın, pekâlâ orgazm olabilmektedir. Bunun en açık örneği, ergenlik öncesi oğlanların boşalmasız orgazmlarıdır. Onların iç cinsel organları, meni üretimi için henüz yeterli düzeye gelmediğinden, orgazm olduklarında bu yüzden herhangi bir sıvı boşaltamazlar.

Öte yandan, yetişkin erkeklerde bile orgazmdan birkaç saniye sonrasına değin boşalmanın olmadığı durumlara rastlanmıştır. Bu iki cinsel özellik birbirinden tümüyle bağımsız olarak gerçekleşir. Kimi erkekler, kısa bir zaman içinde birkaç kez orgazm olabilirler. Bir süre sonra onların meni boşalması durmasına karşın, orgazm olmaya devam ederler. Ancak böyle bir duruma daha çok gençken rastlanılır, yıllar geçtikçe bu tür örnekler olgun erkeklerde oldukça seyrek görülür. Birden fazla orgazmlar kadınlar arasında çok daha yaygındır. Bazı erkekler Latince deyimiyle 'Coltus resar-vatus' yani gen tutma (karezza) diye bilinen bir uygulama sayesinde hiç boşalmaksızın orgazm olabilmektedirler. Erkeğin penisi bir kere vajinaya girdikten sonra olabildiğince hareketsiz tutulur. Bu uygulamanın, yani yinelenen orgazmlarla çiftlerin haz duydukları süreyi uzatarak aynı zamanda ruhsal bir birlikteliğe ulaştıklarına yardım ettiği söylenmektedir. Bütün bunlar bir yana, erkeklerin kendilerini yeterli ölçüde hoşnut kılan düzlük aşamasında oldukça kısa süre kaldıkları görülüyor. Cinsel ilişkinin büyük haz veren doruklarıyla burada tartışılan fiziksel süreçler nedeniyle her zaman aynı biçimde görülemiyor.

Bilinen özel bir olay da geri çekme diye tanımlanan ilişki biçimidir. Kimi erkekler, bu yöntemle menilerini dışarıya akıtmayıp, bunun yerine idrar kesesine boşalırlar. Meni bu keseden idrarlar birlikte dışarıya atılır. Bu yöntemi kullanan erkekler, dıştan bakıldığında hiç boşalmıyormuş gibi görünmektedirler. Kaslarını kendi istencine göre çalıştırabilen bu erkekler, bunu gebeliği önleme amacıyla yaptıklarını ileri sürmektedirler.

4. Geri Dönüş (Sönüş) Aşaması

Orgazmdan sonra cinsiyet organlarının ve tüm vücudun heyecan öncesi duruma dönüşü oldukça kısa bir sürede gerçekleşir. Geri dönüş aşaması

dediğimiz bu aşamanın süresi, heyecanlanma aşamasının süresiyle orantılıdır. Bu aşamada gözle görülür en büyük değişiklik, erkeğin cinsel organının sertliğini yitirmesidir. İki aşamada olmaktadır bu. Boşalmadan hemen sonra ilk sertlik yitimi gerçekleşir. Ancak organda belli oranda bir sertlik vardır. Bunun yok olması, eğer heyecan ve düzlük aşamaları uzun geçtiyse biraz zaman alabilir. Cinsiyet dışındaki ilgi ve etkinlikler, sertleşmenin, oldukça hızlı biçimde giderilmesini sağlar.

Daha önce sözü edilen cinsel kızarıklıklar çabucak yok olur. Buna karşın meme uçlarındaki dikleşmeler bir süre daha devam edebilir. Vücuttaki genel kas gerilimi yok olur. Nefes, nabız atışı ve kan basıncı normale döner. Kimi erkekler boşalmadan hemen sonra terlerler, kimilerinse yalnızca avuçiçleri ya da ayaktabanları terler.

Orgazmdan hemen sonra erkeklerde her çeşit cinsel uyarıma karşı bir isteksizlik görülür. Bu dönem, kimi erkeklerde oldukça kısa sürebilir. Bu durum özellikle gençlerde görülür, yaş ilerledikçe bu dönemin uzadığı bilinmektedir. Ayrıca, her tür cinsel uyarım ya da heyecana karşı genel isteksizlik durumuna hızlı bir biçimde birkaç orgazm yaşamış birçok kadında rastlanmıştır.

YAŞLI ERKEKLERDE CİNSEL TEPKİ

Toplumda cinsel etkinliği gençlerin bir ayrıcalığı olarak kabul eden pek çok insan vardır. Gerçekten bu tür insanların bazıları cinsellik açısından yaşlı kimselere küçümseyici bir gözle bakarlar: Ne var ki böyle dar düşünceli tutumlar biyolojik olgularla apaçık çatışmaktadır.

Kadın ya da erkek olsun, her ikisinin de cinsel etkinlikleri yaşlılıktan ötürü eskisi gibi güçlü yürümez. Yukarıda tanımlandığı gibi, cinsel tepki zorunlu olarak aynı kalır. Kuşkusuz yaşlı insanların eski fiziksel güçlerini yitirdiği ve bu yüzden kimi tepkilerinin daha yavaş olacağını açık bir biçimde ortaya koymak gerekir. Örneğin 60'ındaki bir erkek, 20'sindeki gibi hızlı ve sürekli koşamaz. Bu elbette onun hiç koşmaması gerektiği anlamına gelmez. Gerçekte düzenli olarak koşmaya devam edebiliyorsa, bu yavaş ve sakin de olsa koşu yapmayan çok daha genç kişiden daha iyi bir durumda olduğunu gösterir. Aynı şey, etkinlik için de geçerlidir. Tüm yaşamı boyunca cinsel ilişkide bulunmuş erkekler, cinsel ilişkilerinin yaşlılıkta da iyi bir biçimde sürmesini beklerler. Bu tip erkekler, hâlâ bazı küçük değişimlerin olacağı beklentisi içerisinde, temel cinsel tepkileri çerçevesinde eşini anımsadığı gibi, cinsel ilişkilerini de anımsamaya devam ederler.

Dikkat çeken en önemli aşama, heyecan aşamasıyla ilgilidir. Yaşlı erkekler, uyarılmış duruma gelebilmek için daha uzun bir süreye gereksinim duyarlar. Bundan başka, ereksiyon önceden görüldüğü gibi tam olarak uzamayabilir. Bununla birlikte, bu onun cinsel ilişkiden aldığı hazzın azalmasının bir nedeni değildir. Gerçekte yaşlı erkekler, düzlük aşamasında daha genç bir erkeğe göre oldukça avantajlı sayılırlar. Çünkü bu aşamada ereksiyon için daha fazla çaba harcayabileceklerdir. Sonuç olarak, yaşlı bir erkek orgazma eskisi kadar sık ulaşamaz ama orgazmlarının zamanlaması üzerinde daha büyük bir denetim olanağına kavuştuğu için, eşlerini gerçekten daha hoşnut kılacak bir şansa erişmiş olurlar.

Yaşlı ve genç erkeklerin cinsel tepkilerindeki başka ayrımlar fiziksel dinçliğin azalması nedeniyle çok doğaldır. Onların cinsel doyumun ölçüsünden etkilenmemeleri gerekir. Örneğin, öbür aşamalar sırasında görülen fiziksel tepkiler, eskisi gibi belirgin değildir. Orgazm, daha az şiddetli ve güçsüz olur. Boşalma daha zayıf, ereksiyon durumu daha kısadır. Ek olarak, cinsel isteksizlik dönemi daha fazla uzar, yani cinsel uyarımlara yeniden bir karşılık verebilmek için yaşlı erkeklerin çok daha fazla zamana gereksinimleri vardır.

ERKEĞİN CİNSEL TEPKİLERİ

 

Çağımızda cinsel tepki devresi ilk olarak bu devreyi dört aşamada ele almayı öneren Albert Moll tarafından çözümlenmiş ve tanımlanmıştır. 1. Şehvete düşkünlüğün başlaması, 2. Düzenli şehvet duyguları, 3. Şehvet doruğu ve 4. Ani düşüş (A. Moll; Çocuğun Cinsel Yaşamı, 1909). Wİlhelm Reich ise daha sonraki bir kitapta bir başka tanımlama önerdi. Ona göre: 1. Mekanik gerilim, 2. Biyo-elektrik yükü, 3. Biyo-elektrik yükün boşalması, 4. Mekanik rahatlama, (çözülme) (W. Reich, Orgazmın İşlevi. 1927, 1942). Daha yakın zamanlardaki araştırmalarıyla Masters ve Johnson bu aşamaları başka biçimde yorumladılar: 1. Heyecan aşaması, 2. Düzlük aşaması, 3. Orgazm ve 4. Sönüş aşaması (geri dönüş ya da sönüş). Onlar, beşinci bir aşama kavramı olarak da cinsel isteksizlik dönemini getirdiler. Burada, erkek organlarındaki tepkiler Masters ve Johnson'un tanımladığı biçimde ele alınmıştır. (Kapsamlı bilgi için önceki bölüme bakınız.)










KADINIM CİNSEL TEPKİLERİ

 

Her sağlıklı erkek gibi, her sağlıklı kadın da cinsel uyarımlara karşı bir tepki duyar. Bu tepki her bireyde her zaman aynen görülmemiş, ancak onun tele fizyolojik modeli cinsiyetine bakılmaksızın tüm insanlar tarafından paylaşılmıştır.

Kadınlar açısından bu araştırmanın önemi çok az abartılmış olmasıdır. Batı toplumunda kadın uzun bir süre cinselliği yadsıyıcı bir toplumsal tutumun baskısına katlanmak zorunda kalmıştır. Çoğunlukla erkeğin cinsel doyum isteğinin biricik öğesi, hatta 'cinselliğin sürücüsü' olduğu varsayılıyordu. Bir başka deyişle, kadınların güçlü cinsel duygulardan yoksun olduğu kabul ediliyordu. Kadınların bilinen tek biyolojik işlevi, çocuk doğurmaktı. Kısacası erkekler, üremeyle ilgili olmayan cinsel etkinlik, herhangi bir evli-likdışı işten kadınları engellemek için her çabayı gösterirken ancak çoğunlukla kabul edilebilir cinsel izini de bağışlamak lütfunu gösterdiler. Erkeklere cinsel güçlerini artırmak için cesaret verildi, kadınlara ise uygunsuz, alçaltıcı olarak nitelendirilen cinsel isteklere karşı dikkatli olması öğretildi. («Erkek ve Kadının Toplumsal Rolü» bölümüne bakınız.)

Kadın ve erkek cinsel davranışlarına uygulanan bu tür çift ölçü, yalnız toplumun moral sağlığı üzerinde değil, aynı zamanda kadının birey olarak fiziksel yapısını etkileyen kimi olumsuz sonuçlara da neden olmuştur. Örneğin, bunların sonucu olarak kadın, kendisinin cinsel coşkularını geliştirmek için güçlüklerle karşılaşmış, hatta birçok durumda erotik duygularını tam doyuma ulaştırmaksızın yaşayıp gitmiştir. Belirli bir uyarımdan sonra tüm erkekler pratik olarak cinsel heyecanlarının en haz verici aşamasını, yani orgazmı kolayca yaşarken bu heyecan ve doyum noktasına ulaşacağından üzülen birçok kadın vardır. Kimi kadınlar da ilk orgazm deneylerine cinsel ilişkiye girdikten çok sonra kavuşabilmiştir.

Az rastlanır fiziksel yeteneksizlik ya da hastalık dışında, kadına açık bir yolla anlatılan bu acayip ve gereksiz güçlükler bizim toplumumuzda artık yok olmaya yüz tutmuştur. Gelişme çağında kız çocukları çevrelerinde saygınlıklarını koruyabilmek, alçakgönüllü ve terbiyeli görünmek için cinsel dürtülerini yadsımaya zorlanmıştır. Ancak onların romantik ve simgesel hayallerle avunmalarına izin verilmiş, gerçekçi deneyimlerden-belirsiz özlemlere dönüşen cinsel kapasitelerinin gelişmesinin önüne geçilmiştir. Artık çekingenlikle sonuçlanan duyguların olağan cinsel işlevleri yanıtlaması için büyük çaba harcamak gerekiyor. («Cinsel İşlevsizlik» bölümüne bakınız.)

Bu acınacak sorun yüzyıllardır kaçınılmaz ve doğal olarak kabul edile-gelmiştir. Kadının cinsel doyumu, ulaşılabilir ya da arzu edilebilir bir amaç olarak görülmemiştir. Üstelik bu çift ölçü kadının sonsuz gizemine ilişkin olarak şiirsel kanıtlar ve cinsiyetlerin Tanrı tarafından eşit yaratılmadığı dogmatik inancıyla doğallaştırılarak savunulmaya başlanmıştır. Ancak çağımızda cinsel eşitlik için öne sürülen istemler gelişmekte ve son 10 yılda kadın özgürlüğü hareketleri büyük ilerleme göstermektedir. Bu ilerlemelerin bir kısmı, bilimsel cinsel araştırmaların sonuçlarıyla etkinlik kazanmıştır. Şimdi karşı koyulamayacak denli açık ve doğru bilgiler, kadının cinsel kapasitesinin en az erkeğinkiyle eşit, hatta kimi durumlarda ondan daha fazla olduğunu göstermiştir. Ayrıca cinsel tepkinin her iki cinsiyette de aynı modeli izleyeceği anlaşılmıştır. Bu bilimsel bulgulara artık eskisi gibi ürkütücü bir gözle bakmayan ülke sayısı giderek artmaktadır. Erkek ve kadın arasındaki ayrımların çoğu doğuştan gelmekte ve kişilerdeki cinsel davranışlar ise derin olarak toplumsal koşullardan etkilenmektedir.

Günümüzde, kadın olsun erkek olsun, her ikisinin de aynı duyusal uyarıma cinsel olarak bir tepki göstereceğini biliyoruz. Dokunma, görme, işitme, koklama ve tat alma, tüm insanların cinsel uyarımında önemli bir rol oynamaktadır. Erkek gibi kadın da vücudunun aynı bölgelerinde özel duyarlılıklara sahiptir ve isterse bu bölgeleri geliştirebilir. Bu konu önceki bölümlerde tartışıldığı için yinelenmesine gerek yoktur. (Kapsamlı bilgi için «Erkeğin Cinsel Tepkileri» bölümüne bakınız.) Bununla birlikte, kadın ve erkek tepkilerine ilişkin, toplumsal etkilerle ilişkisi olmayan bazı noktaları bir kere daha ele almak gerekmektedir. Örneğin, ortalama olarak bir kadının yalnızca düşünsel imgelerle daha az uyarılabildiği belirlenmiştir. Genelde kadınlar uyandırdıkları zaman bile başka noktalara kolayca yöneltilebilirler ve birçok kadın, orgazma sürekli fiziksel uyarımlar sonucu ulaşır. (Elbette bu kuralın dışında olanlar da vardır. Bazı kadınlar salt ruhsal uyarımlara gösterdikleri tepkiyle orgazm olmayı başarabilmektedirler.) Bunlardan başka biyolojik ayrımlar da aşağıda sıralanmıştır.

İnsanın cinsel tepkileri üzerine aşağıdaki özetten ideal bir cinsel başarım ya da bir kural çıkarmayı uygun bulmuyoruz. Buradaki amacımız yalnızca kadın ve erkeğin cinsel etkinliğine yardımcı olacak bu fiziksel süreçlere ilişkin genel bilgiler vermektir. Kişiye göre pek çok şeyin değişik olacağı unutulmamalıdır. Hâlâ, belli bir kadının cinsel tepkileri, yaşamı boyunca hiç değişmemiştir. Cinsel ilişkinin kabul edilebilir herhangi bir biçimi ya da mastürbasyon olup olmaması onun için farketmemektedir. (Bakınız: «Cinsel Etkinlik Tipleri») Gerçekte bu deneyler fiziksel olarak birbirinden tümüyle farklı olmasına karşın, insan vücudunun tepkisi değişmeksizin kalmaktadır.

TEPKİNİN DÖRT AŞAMASI

Daha önce anlatıldığı gibi, kadın ve erkek tepkileri temelde aynıdır. Bazı belirgin farklılıklar vardır ama bunlar kesin değildir. Hatta insanın temel cinsel bir tepkisini ve onun kadın ve erkekteki değişik biçimlerini tartışmak duyarlı kılar konuyu.

Cinsel etkinlik sırasında insan vücudu belli, tipik çok sayıda fiziksel değişim biçimlerine sahne olur. En basit terimlerle, bu örnek, gerilimin görülmesi ve gevşemesi olarak tanımlanabilir. Bununla birlikte, bu süreci daha ayrıntılı görebilmemiz için bilimadamları çeşitli yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Bilimadamları, insanın cinsel tepkilerini iki, üç, hatta dört farklı aşamada ele almışlardır. Kadının cinsel tepkilerinin aşağıdaki tanımı Mas-ters ve Johnson tarafından önerilen dört aşama temeline dayanmaktadır. (Bu örneğin erkekteki görünümü için «Erkeğin Cinsel Tepkileri» bölümüne bakınız.)

1. Heyecan

Eskiden kadınların cinsel uyarımlara karşı tepkisinin erkekten daha yavaş olduğuna inanılırdı. Yanlıştır bu inanış. Yalnızca erkekler değil, aynı zamanda kadınlar da cinsel olarak çok ani uyarılabilir ve kimi kadınlar birkaç dakika içerisinde birden fazla orgazma ulaşabilirler. İşin doğrusu, cinsel ilişkiye geçişten sonraki 15 ile 30 saniye arasında orgazma ulaşan kadınlar da vardır. Bununla birlikte kadın, cinsel uyarılmanın ilk aşamasında başka şeyleri erkekten daha kolay düşünebileceği için, doğrudan sürekli fiziksel uyarımlara bağlılığı oldukça önemlidir. Bu nedenle birçok kadın, cinsel ilişki sırasında erkeğe göre orgazm için daha çok zamana gereksinim duyar. Elbette

bu sırada fiziksel etmenlerin artışı bu süreyi etkiler. Genel.olarak kadınların salt bakış ve seslerle ya da erotik hayal ve sezinlemeyle cinsel uyarımı pek kolay olmamaktadır. Bir başka deyişle, herhangi bir kadın, tercih ettiği uyarım yöntemini yoğunlaştırabildiği zaman (örneğin mastürbasyonda) tıpkı herhangi bir erkeğin başarabildiği ölçüde orgazma ulaşmayı başarabilir.

Kadınlarda cinsel heyecanın ilk ve en açık belirtisi, vajinanın yağlanma-sıdır. Etkin uyarımlara bir tepki olarak vajinanın duvarları vajinayı bir süre sonraki cinsel ilişkiye hazırlamak için saydam bir salgı üretmeye başlar. Vajinada herhangi bir yağlanma olmaksızın erkek cinsel organının vajinaya girmesi kadın ve erkek için ağrılı ve acılı olabilir. (Kadındaki bu ilk cinsel heyecan örneğinin erkekteki karşılığı penisin sertleşmesidir. Kısacası penis vajinaya girmek için, vajina da onu kabul etmek için hazır olur.) Uyarılmanın devamıyla vajinanın iç kısmının üçte ikisi aynı boyda ve uzunlukta artış gösterir. (Vajina heyecansız durumda sönmüş bir balon gibidir, yani duvarları birbirine temas eder.) Aynı zamanda bu aşamada vajinanın alışılagelmiş pembe rengi daha da koyulaşır. Sonraki aşamalarda koyulaşma daha da artar.

Ayrıca bir kadının dış dudaklarının tepkisi farklı olarak, o kadının çocuk doğurmasına bağlıdır. Kadın doğum yapmamışsa cinsel heyecanla birlikte büyük dudaklar düzleşip açılarak, dölyolu girişinin ortaya çıkmasını sağlar. Doğum yapmış bir kadının dış dudaklarıysa geniş olur ve bunlar heyecanlanmayla birlikte biraz daha genişleyerek dölyolu girişini açığa çıkarırlar. İç dudaklar da bütün kadınlarda belirgin bir biçimde şişer ve koyu kırmızı bir renk alırlar. Peniste olduğu gibi klitoris de dokuların kanla dolmasından dolayı büyür. Bu büyüme daha çok klitoris tabanının çapının genişlemesiyle göze çarpar. Aynı zamanda dölyatağı da şişmeye başlar ve karına, yani yukarı doğru çekilerek vajinanın uzamasına yardımcı olur.

Cinsel heyecanlanma sırasında meme uçları dikleşir ve bu dikleşme öbür aşamalar boyunca devam eder. Her memenin çevresindeki koyu bölge, hatta tüm meme kan hücumuna uğrar ve şişer. Bu durumda meme dikleşmesi kendisini yavaş yavaş gösterdiği çin daha az göze çarpar. Cinsel gerilimin artışı istemli ve istemdışı kasların vücudun değişik yerlerinde kasıl-malarıyla nabız atışının ve kan basıncının yükselmesine yol açar.

Cinsel heyecanın gelişimini gösteren tüm belirtilere ek olarak, bazı kadınlarda cinsel kızarıklıklar diye bilinen kırmızı lekeler görülür. Orgazm aşamasıyla sona eren bu kırmızı lekeler, karından başlayarak göğüs ve boyuna yayılır.

2. Düzlük Aşaması

Düzlük aşaması, heyecan aşamasının devamından başka bir şey değildir. Düzlük sözcüğü artık orgazma değin değişmeksizin sürecek olan belli bir heyecan düzeyine ulaşıldığını göstermek için kullanılır.

Bu aşamada vajinanın iç kısmının üçte ikisi, genişlikte ve uzunlukta önemsiz bir artış gösterir. Bununla birlikte vajinanın dış kısmının üçte biri, büyük ölçüde kan hücumuna uğrar. Bunun sonucu olarak ilk heyecan aşamasında genişlemiş olan bu kısım, %33 oranında daralır. Masters ve Johnson, vajina dışının üçte birinin böyle kanla dolarak daralmasına 'orgazm düzlüğü' adını vermişlerdir.

Dış dudaklarda önemli bir değişiklik görülmemekle birlikte, iç dudakların rengi koyulaşmaya devam eder. Bu çok belirgin renk değişikliği orgazmın yaklaşmakta olduğunu gösterir. Koyulaşma, özellikle doğum yapmış kadınlarda çok daha fazladır. Belli bir heyecan düzeyine ulaştıktan sonra klitoris, üzerindeki derinin altına saklanarak dokunulamaz hale gelir. (Geçmişte klitorisin cinsel heyecanla dokunulamaz hale gelmesi, cinselliğin bir artışı olarak görülmezdi.) Kadında, erkeğin Cowper bezleri karşılığı olan Bartho-lin bezleri bu sırada ya da heyecan aşamasının sonlarında az bir sıvı sagıla-yabilir. Aynı zamanda dölyolu da karına, yani yukarıya doğru çekilerek genişler.

Göğüsler de düzlük aşamasında en son büyüme noktasına ulaşırlar. Kızartılar varsa daha da artarak yayılabilir.

3. Orgazm

Grekçe 'şehvetli heyecan' anlamına gelen orgazmus sözcüğünden türeyen orgazm, cinsel heyecanın en üst noktasında aniden gelen kas ve sinir gerilimi ve boşalmasıdır. Bu olay kadın ve erkekler için temel olarak aynı olup insanoğlunun ulaşabildiği en yoğun fiziksel hazdır. Orgazm, ancak birkaç saniye sürer ve sonra tüm vücudu saran bir dizi kasılma ya da bir nöbet biçiminde algılanır. Ardından tam bir rahatlama, gevşeme olur. Cinsel bakımdan olgun erkeklerde, orgazm eşliğinde meni boşalması olur. Kadınlarda meni üretimi olmadığı için böyle bir boşalma görülmez. Ancak tüm öteki yönlerden fizyolojik süreçler her iki cins için de aynıdır. («Erkeğin Cinsel Tepkileri» bölümüne bakınız.)

Orgazm deneyi her iki cins için temelde aynıyken, kadınların kısa bir zaman içinde birden fazla orgazma sahip olma konusunda daha iyi durumda olduğu görülür. Aslında erkeklerde de buna benzer durumlara rastlanır. Bu, özellikle daha genç erkeklerde olmaktadır. Kadınlarda ise özel bir durumdan çok yaygın bir avantaj olarak değerlendirilmelidir.

Ayrıca bir fark daha vardır: Erkeklerde pratik olarak orgazm şeması pek değişmez; oysa kadınların birkaç yoldan orgazmı yaşadıkları görülür. Bazı kadınlarda orgazm kısa süreli ve hafif, bazılarında ise uzun süreli ve şiddetli olur. Hatta aynı kadın değişik durumlarda birbirinden farklı orgazmlar yaşayabilir. Bununla birlikte, bu olası değişikliklerin altında yatan temel fizyolojik süreçler değişmeksizin kalır.

Kadınlarda orgazm, vajinanın üçte birinde Masters ve Johnson'ın 'orgazm düzlüğü' olarak adlandırdığı aşamada kuwetli ritmik kasılmalarla başlar. Üçten 15'e değin sayılabilen bu kasılmalar ilkönce saniyenin daha altında bir sürede gerçekleşebilir, sonra giderek zayıflayarak araları uzar. Hemen hemen aynı zamanda dölyatağında da kasılma olur. Buna karşın bu kasılmalar düzensizdir. Bunlar dölyatağının üst kısımlarından başlar, aşağıya doğru uzanırlar ve doğumun ilk aşamasındaki kasılmalara benzerler. Rektumun büzgen kasları da orgazmik düşlük aşamasında aynı aralarla birkaç kez kasılırlar. Genel olarak yalnız belden aşağı bölgede değil, aynı zamanda boyun, kollar, eller, bacaklar ve ayaklarda da büyük kassal gerilmeler vardır. Kan basıncı ve nabız atışı düzlük aşamasına yaklaşıldığında, görülenden daha fazla bir yükselme gösterir. Tabii bu aşamada soluk alma daha da sıklaşır. Kuşkusuz tüm bu fiziksel tepkilerin şiddeti, cinsel gerilimin derecesine ve süresine bağlıdır. Daha önce de açıklandığı gibi, bazı kadınlar orgazm sırasında «prostatik boşalma» diye adlandırılan bir sıvı çıkartırlar. Bu sıvı iyi gelişmiş idraryolu bezleri tarafından üretilir (kadın prostatı). («Vajina» bölümüne bakınız.)

4. Sönüş Aşaması (Geri Dönüş)

Orgazmdan sonra tüm vücutla birlikte cinsel organların da eski haline gelmesi için biraz zamana gereksinim duyulur. Sönüş ya da geri dönüş aşa-

ması dediğimiz bu aşamada, orgazm düzlüğünde dış kısmının üçte biri kanla dolan vajina, çabucak eski haline döner. Aynı zamanda dış ve iç dudaklar da kısa zamanda eski biçimlerini alırlar. Klitoris, derisinin altından çıkarak yeniden görünebilir hale gelir. Dölyatağı da orgazm öncesi biçimini alır, bir yandan alışılagelmiş büyüklüğüne dönerken, bir yandan da iç kısmının üçte ikisinde görülen şişme iner. Daha önce sözü edilen cinsel kızarıklar da gözden kaybolur. Göğüsler ve meme uçları yeniden eski durumuna dönerken kassal gerilimin gevşemesiyle nabız atışı ve kan basıncı düşer, soluk alma da normale döner.

Şu noktaya dikkat edilmelidir: Birçok kadının bu aşaması erkeklerinki-ne benzemez, en azından açıkça belli olmaz. Uyarımların devamlı ve yinelenmesine kadınlarda ikinci, üçüncü orgazmlara ulaşılabilir. Gerçekten de birçok kadın art arda orgazm olma yeteneğine sahiptir. Açıktır ki, sönüş aşaması burada tanımlandığı gibi değildir, ancak bu orgazmların bitiminden sonra başlayabilir.

YAŞLI KADINLARDA CİNSEL TEPKİ

Kadınların menopoz döneminden sonra cinsel etkilerini yitirdiklerine inanan hâlâ çok insan vardır. Bazıları da yaşlı kadınların onurlanma ve geleneklere uyma uğruna cinsel ilişkiden kendisini uzak tutacağını umarlar. Ne var ki bugün, eski yüzyılların cinsel mitlerinin yerini çağdaş bilimsel çalışmaların almasıyla bu tür önyargılar hızla yıkılmaktadır. Artık ne erkeklerin ne de kadınların ilerleyen yaşlarından ötürü, doyum sağlayıcı bir cinsel ilişkiden vazgeçmelerine gerek yoktur. Onların cinsel tepkileri de yukarıda tanımlandığı gibi esas olarak aynı kalır. Elbette yaşlılar eski güçlerinde olmadıkları için gösterdikleri tepkilerin çoğu daha yavaş olacaktır.

Bu dönemde kadının cinsel organlarında onun tepkilerini etkileyen bazı değişmeler olur. Bu değişimlerden en göze çarpanı vajinanın işleviyle ilgilidir. Vajinal yağlanma daha genç kadınlarda 15 ile 30 saniye arasında görülürken, yaşlı kadınlarda görülebilmesi için birkaç dakikaya gereksinim vardır, üstelik miktarı da eskisine oranla çok daha azdır. Bu değişime ek olarak vajinal duvarlar daha ince olur ve hormon yokluğundan dolayı eski esnekleğini yitirir. Bununla birlikte, hormon olması halinde durum çoğunlukla daha iyi olur. Yağlanma yetersizliği, yapay yağlanmayla giderilebilir. Menopozdan sonra dölyatağı daralmaya, hafifçe küçülmeye başladığından dölyatağı yükselmesi cinsel uyarılma sırasında daha az görülür. Sonuç ola-

rak vajinanın iç kısmının üçte ikisinde görülen şişme, eskisinden daha az olur. Orgazm kasılmaları, sayı olarak azalır ve daha hafif geçer. Sönüş aşaması da çok daha kısa sürer.

Bu olası fiziksel değişikliklerin hiçbiri, cinsel birleşmeden haz duymaya engel değildir. Gerçekten de kadınlar yaşamları boyunca cinsel etkinliklerini sürdürmüşse, yaşlandıkları zaman da cinsel tepkilerinin iyi olabileceğini bekleyebilirler.

KADININ CİNSEL TEPKİLERİ

 

Çağımızda cinsel tepki aşaması ilk olarak bu devreyi dört aşamada ele almayı öneren Albert Moll tarafından çözümlenmiş ve tanımlanmıştır: 1. Şehvete düşkünlüğün başlaması, 2. Düzenli şehvet duyguları, 3. Şehvet doruğu ve 4. Ani düşüş. Moll'dan sonra Willhelm Reich, bir kitabında bir başka tanımlama getirmiştir: 1. Mekanik gerilim, 2. Biyo-elektrik yükü, 3. Biyo-elektrik yükün boşalması, 4. Mekanik rahatlama (çözülme).

Yakın zamanlarda ise, Masters ve Johnson, araştırmalarıyla bu aşamayı başka bir biçimde yorumladılar; 1. Heyecan aşaması,

2. Düzlük aşaması, 3. Orgazm ve 4. Sönüş aşaması. Masters ve Johnson, ayrıca beşinci aşama olarak cinsel isteksizlik devresini getirdiler.

Burada, kadın organlarındaki cinsel tepkiler Masters ve Johnson'in tanımladığı gibi ele alınmıştır. Ancak tepkilerin tüm vücudu etkilediği de anımsanmalıdır. (Kapsamlı bilgi için önceki bölüme bakınız.)





İÇ CİNSEL ORGANLARDAKİ DEĞİŞİMLER







(5. CİNSEL İSTEKSİZLİK DÖNEMİ)

Kadınlar da, orgazmdan sonra, bir süre cinsel uyarımlara tepki göstermezler. Bununla birlikte, pek çok kadın, kısa bir sürede birkaç orgazma ulaşma yeteneğine sahip olduğundan, bu aşamayı farketmek her zaman kolay olmaz.



(5. CİNSEL İSTEKSİZLİK DÖNEMİ)

Kadınlarda, orgazmdan sonra, bir süre cinsel uyarımlara tepki göstermezler. Bununla birlikte, pek çok kadın, kısa bir sürede birkaç orgazma ulaşma yeteneğine sahip olduğundan bu aşamayı farketmek her zaman kolay olmaz.